YASAL DANIŞMANLIK
Yasal danışman, kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla birlikte, korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye, bazı iş ve işlemlerde görüşü alınmak üzere, vesayet makamı tarafından atanan kişidir (TMK. m.429, 431)[1] Yasal danışman da bir vesayet organıdır. Yasal danışmanlık kurumunun amacı kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla birlikte korunmaya ihtiyacı olan bireylerin varlığıdır. Kişinin hangi işlerde yasal danışmanın görüşünü alacağı TMK m.429 f.1’de sayılmıştır.
Madde 429/f-1:“Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır: 1. Dava açma ve sulh olma, 2. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması, 3. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi, 4. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri, 5. Ödünç verme ve alma, 6. Ana parayı alma, 7. Bağışlama, 8. Kambiyo taahhüdü altına girme, 9. Kefil olma.”
Kişiye yasal danışman atanması durumunda kanunda sayılan işlemlerin yasal danışmanın görüşü alınmak zorundadır. Yasal danışmanın işlemlerin yapılmasına yönelik olumlu görüşü yoksa bu işlemler geçerli olmayacaktır. Kanunda sayılan işlemlere yönelik yasal danışmanın görüşünü alma ihtiyacı vardır, ancak kanunda sayılan haller dışında diğer işlemlerde kişi tam ehliyetliymiş gibi işlemlerini yapar. Taşınmazını satış işlemini kendisine yasal danışman atanan kişi tek başına yapamaz, yasal temsilcinin görüşünü almalıdır. Yasal danışman atanmış olması ise yasal danışman atanan kişinin taşınmazını kiraya vermesine engel değildir, çünkü kiraya verme hukuki işlemi kanunda sayılan hallerden biri değildir.
[1] Koç, N, “Türk Medeni Kanunundaki Düzenlemeler Işığında Vesayet Hukukuna Genel Bir Bakış”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005, 106
YASAL DANIŞMAN ATANMASI İÇİN GEREKLİ HALLER
Kişiye hangi hallerde yasal danışmanlık atanabileceği Medeni Kanunumuzda detaylı bir şekilde düzenlenmemiştir. Medeni Kanun’un fiil ehliyetini sınırlandıran halleri arasında gösteren maddeleri kıyasen yasal danışman hususunda da uygulanabilir. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol, uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı, ve ilgilinin kendi talebi halinde kişiye yasal danışman atanabilir
YASAL DANIŞMANLIK KAVRAMININ BENZER KURUMLAR İLE KARŞILAŞTIRILMASI
Yasal danışmanlık kurumu her ne kadar vesayet müessesesi ile kayyımlık kurumu ile benzerlik gösterse de esasen önemli farklılıkları bulunmaktadır. Vesayet ile yasal danışmanlık arasındaki fark fiil ehliyetini kullanabilme açısındandır. Kendisine yasal danışman atanan kişiler MK M.429’da sayılı haller dışındaki bütün işlemlerde medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olduğu için, kişivarlığı haklarını kısıtlamaya tabi olmadan kullanabilir. Buna binaen kendisine vasi atanan kişi medeni haklarını kullanma hakkını kaybetmiştir.
Kayyımlık ve yasal danışmanlık arasındaki fark da esasen fiil ehliyetini kullanabilme açısındandır. Kayyım, vesayet organlarından biri olup sadece /kendisine verilen işi görmek veya belirli bir malı ya da malvarlığını yönetmekle görevlidir. Kendisine atanmış olduğu kişinin genel temsil yetkisine sahip yasal temsilcisi durumunda değildir. MK m.458’e göre kişiye kayyım atanması onun fiil ehliyeti durumunda değişiklik yaratmaz. Buna karşılık kendisine yasal danışman atanan kişinin fiil ehliyeti vesayet altına alınan kişi kadar olmasa da sınırlanmış hale gelir.
YASAL DANIŞMANLIK TÜRLERİ
Yasal danışmanlığın oy(katılım), yönetim ve karma danışmanlık olmak üzere üç türü bulunmaktadır. Oy danışmanlığında kişi, fiil ehliyetine sahiptir; ancak, yaptığı işlemin hukuken geçerli olması için, danışmanının olurunu almış olmalı veya danışmanı işleme sonradan olur vermelidir. Oy danışmanı, işlemin yapılmasına katılamaz, kendisine danışman atandığı kimse yerine geçerek veya onu temsilen bir işlem yapamaz.[1] TMK m.429’da sayılan işlemler için kişiye yasal danışman atanır ki, atanan bu yasal danışmanlığın türüne oy(katılım)danışmanlığı denir. Medenî Kanun’un 429’uncu maddesinin birinci fıkrasında sayılan muameleleri kişi tek başına yapabilse de bu işlemlerin geçerliliği yasal danışmanın icazet vermesine bağlıdır. Nitekim bu husus Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin kararında “…Kanunî müşavir, vasi gibi genel yetkileri hâiz bir kanunî temsilci olmadığı gibi, kayyım gibi özel bir vekil de değildir. Kendisine kayyım atanan kişi, medenî haklarını kullanmak ehliyetini koruduğu hâlde, kanunî müşavir atanan kişi, medenî haklarını kullanma ehliyetini kısmen kaybeder. Bu kişiler, kendilerine kanunî müşavir atanan konuda kanunî müşavirin oyunu almadan medenî haklarını kullanamazlar. Aksi hâlde, yani kanunî müşavirin oyu alınmaz veya kanunî müşavir icazet vermezse, yaptıkları muamele kendilerini bağlamaz.” şeklinde içtihat edilmiştir.[2] Kendisine yasal danışman tayin olunan kimse herhangi bir nedenle bir hukukî muameleyi yapamayacak durumda ise, yasal danışmanın salt danışmanlık yetkisine binaen kendisine yasal danışman atanmış kimsenin yerine geçerek işlemi bizzat yapamayacağından, böyle bir durumda kayyım tayinine gidilir. Kişiye, duruma göre, ya temsil kayyımı, ya da sakatlık veya irade zaafı nedeniyle malvarlığı ile ilgili hiçbir hukukî muameleyi yapamıyorsa, idarî kayyım tayin edilir.[3]
Yönetim danışmanlığı esasen oy danışmanlığından farklı olup TMK m.429 f.2’de düzenlendiğini görmekteyiz.
Madde 429/f-2 “Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.” Ergin kişinin kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla birlikte, korunması için ehliyetinin sınırlanması gerekli ise bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir. Bir diğer deyişle, kendisine yönetim danışmanı atanan kimse malvarlığının özüne etki edecek hukuki işlemleri tek başına yapamaz. Mal varlığını yönetmek için atanan yasal danışmanın vasiden farkı esasen yasal danışmanın mal varlığının gelirleri üzerinde herhangi bir yetkisinin olmamasından ileri gelmektedir. Kendisine yasal danışman atanan kişi malvarlığının gelirlerini yine serbestçe harcayabilir, kullanabilir, tasarruf yapabilir.
Medeni Kanunda düzenlenmeyen üçüncü yasal danışmanlık türü ise karma danışmanlıktır. Bir kimseye, hem oyuna başvurulmak ve hem de yönetime katılmak üzere, her iki danışmanlığın yetkilerinin verilmesinde ise karma danışmanlık görülür.
[1] Koç N, “Türk Medeni Kanunundaki Düzenlemeler Işığında Vesayet Hukukuna Genel Bir Bakış”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005, 107
[2] Yargıtay 1.Hukuk Dairesi E.1985/475 K.1985/1835 karararma.yargıtay.gov.tr
[3] Alptekin Burak Boydak, Türk Hukukunda Yasal Danışmanlık Kurumu (Yüksek Lisans Tezi İstanbul Üniversitesi, 2009), 32
YASAL DANIŞMANIN ATANMA USULÜ , SORUMLULUĞU VE GÖREVİNİN SONA ERMESİ
- 431/f-1’de “Vasinin atanmasına ilişkin kurallar, yasal danışmanın atanmasında da uygulanır” denilmiştir. Vasilik kurumu için konulan kurallar işin mahiyetine uygun düştüğü ölçüde yasal danışman için de uygulanır. İlgili madde gereği yasal danışman atanmasında görevli mahkeme vesayet makamıdır. Yetkili vesayete makamının belirlenmesinde ikili bir ayrıma gidilmektedir. Oy danışmanlığında yetkili mahkeme kendisine oy danışmanın atanan kişinin yerleşim yeri iken idari danışmanlıkta yetkili makam malların yarısından fazlasının yönetildiği yahut temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer mahkemesidir.
Yasal danışman kendisine verilen görevi kötü kullanıp danışmanı olduğu kişiye zarar verirse bundan doğan zararları gidermekle mükelleftir. Yasal danışmanın sorumluluğunda zamanaşımı konusunda MK 492. maddeyi kıyasen uygulayarak sonuca ulaşırız. Buna göre sorumlu yasal danışmana karşı açılacak tazminat davası kesin hesabın tebliğ edildiği tarihten itibaren başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. MK 492/2. fıkraya göre de, tazmin ettirilemeyen zararlar için Devlete karşı açılacak tazminat davasının zamanaşımı süresi, zararın vasi, kayyım ve yasal danışmana tazmin ettirilemeyeceğinin anlaşılmasından başlayarak bir yıldır.[1]
Yasal danışmanlığın sona ermesi MK m.477/3’te düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre “Yasal danışmanlık, vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümler uyarınca vesayet makamının kararıyla sona erer.” Yasal danışmanlığın kaldırılması da vesayet makamınca yapılmaktadır.
[1] Alptekin Burak Boydak, Türk Hukukunda Yasal Danışmanlık Kurumu (Yüksek Lisans Tezi İstanbul Üniversitesi, 2009), 70
VESAYET VE VASİ DAVALARI AVUKATI
Yazımızda detaylı açıklamış olduğumuz üzere yasal danışmanlığın çeşitli türleri bulunmakta ve benzerlikleri olsa da vesayet davası ile karıştırılabilmektedir. İstenilen sonucun elde edilebilmesi için usulüne uygun bir dava dilekçesi ile mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Bu sebeple yasal danışmanlık veya Vesayet vasi davalarında destek almak, herhangi bir soru ya da sorununuzu sormak veyahut dava sürecini başlatmak ve gerekli başvuruları yapabilmek için deneyimli ve uzman avukat ile görüşebilirsiniz.